Ekrem İmamoğlu Hatay’da: “Yöneticiler doğru söyleyeni tehdit ve cezalandırmak için not tutmaya başladıysa, şimdi vatandaşın işine geldi…
HABER: ÇAĞATAN AKYOL – Kamera: ADEM KARABAYIR
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, İBB Hatay Afete Uyum Merkezi’nde; Hükümet temsilcilerinin “Tek tek not alıyoruz” açıklamasına tepki gösterdi. İmamoğlu, “Kamu yöneticileri olarak talepleri dinlemeli ve not almalıyız. Biz gerekeni yapmak, analiz üretmek, çare üretmek için not alıyoruz. Yöneticiler etiketlemek, tehdit etmek, cezalandırmak için not almaya başladıysa” doğruyu söyleyenleri eleştirenlerin, yöneticilerin ve vatandaşların yollarının ayrıldığı anlamına geldiğini dile getiren Gülen, “Vatandaşımızla aynı yolda olduğu gibi, hedefine hiçbir ön yargı olmadan yürüyen yöneticiler olmalıyız. hatalar Halkını tehdit etmeden dinleyen, ihtiyaçlarını tespit eden ve onlara yönelik hizmeti değerli bir şekilde hizmet yarışına dönüştüren insanlar olmalıyız” dedi.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, bugün deprem bölgesi Hatay’da; bölgenin yeniden yapılanma planlamasına ilişkin açıklama yaptı. İBB Hatay Afet Koordinasyon Merkezi’ndeki toplantıda konuşan İmamoğlu, bölgede bugüne kadar yaklaşık 4 bin 500 personelin yer aldığı mekanizmayı yürüttüklerini ifade etti. Diğer çalışmalarına da değinen İmamoğlu, şunları söyledi:
“BÖLGEDE 575 İŞ MAKİNAMIZ VAR: İlk aşamada 130’dan fazla belediyenin katkılarını koordine ediyoruz. Özellikle yeni ihtiyaçları ve bu süreçlerdeki destekleri, bunların sahadaki fonksiyonlarını ve sorunlarını belirleyerek, süreci kalıcı ve sürdürülebilir bir şekilde yönetmeye devam edeceğiz. Bölgemizde yoğun bir iş makinemiz vardı. Şu an itibariyle 575 iş makinemiz var. Tabii diğer il ve ilçe belediyelerinin beyan ettiği donanımla birlikte bu sayı fiilen 1.780’e çıkıyor. Az önce ağır otomobil kurtarma faaliyetlerinden bahsettim. Minnettar olduğumuz bu değerli çalışmaları gerçekleştiren arama kurtarma ekipleri 10 ilde yüzlerce hatta binlerce insanın hayatını kurtardı. Gönül herkesi kurtarmak istedi ama maalesef canımızı kaybettik. Çadır şu anda prestijiyle değerli bir sorun. Bu vesileyle iş birliği yaparak çadır ihtiyacını karşılamak için yoğun bir çaba içerisinde olacağız. Şu ana kadar 4.500’e yakın çadırı ya dağıttık ya da kurduk, ya da depomuzda dağıtmaya devam edeceğiz. Çadır sayısının tüm belediyelerimiz başta olmak üzere yaklaşık 16 bine ulaştığını ifade etmek isterim.
170 BİN ADET SICAK YEMEK DAĞITTIK: Ayrıca konteyner kurulumları da yapmaktayız. Bölgemizde 100’e yakın konteyneri hizmete aldık. Halkın Ekmeğinden Hamidiye Suyuna, birçok besin öğesinden diğer konulara kadar birçok yardım konusunda yoğun bir çalışma yürütüldü. Hatay’da 170.000’e yakın sıcak yemek kapasitesine ulaşıldı. Başta İstanbul olmak üzere Türkiye’nin her yerinden yoğun bir şekilde bağışlar yürütüldü ve yönetildi, deyim yerindeyse akıtıldı. Bu konuda özellikle İstanbul’daki 14 belediyemize teşekkür ediyorum. Yapılan sunumlarda gördük ki doğal ihtiyaçlar değişti ve vatandaşlarımız çadırla birlikte hijyen paketi, iç giyim, gıda yardımının sürdürülebilir bir şekilde devam etmesini istedi, biz de bu yönde aksiyon alacağız. Vatandaşlarımızın yapacakları katkıları mutlaka ve kesinlikle arkadaşlarımızın bu yönüyle değerlendirerek bizlere sunmalarını istiyoruz.
28 PAKLIK ARACIMIZ SAHADA: Kentsel temizlik şu anda değerli bir konu. Bu doğrultuda çalışmalarımız devam etmektedir. Sadece İstanbul Büyükşehir Belediyesi olarak Hatay Büyükşehir Belediyemiz ile uyum içinde 28 temizlik aracımız ve yaklaşık 110 personelimizle burada temizlik çalışmaları yürütüyoruz. İSKİ yeniden altyapı için yoğun çaba harcıyor, İGDAŞ yoğun çaba harcıyor. Tekrar belirteyim 100’e yakın sağlık personelimiz sahada etkin bir şekilde çalışıyor. Cenaze hizmetlerimiz devam etmektedir. 22 memurumuz var. Yine 10 veteriner hekimimiz ile birlikte sahada aktif olarak sokak canlılarına katkı sağlamaktayız. Yine özel bir noktamız var, Orhangazi ve Osmangazi vapurlarımız. Bir tanesi hala sevkiyat üzerinde çalışıyor. İlk 1200 kişiyi İstanbul’a taşıdı. İhtiyaç halinde bu ırklar devam edecek ama yine Orhangazi İnsani Yardım ve Uzun Ömür Merkezimiz İskenderun’daki limanda yaklaşık 1.366 vatandaşımıza konaklama ve poliklinik desteği sağlıyor. Burada cerrahi müdahalelerden birçok noktaya kadar sağlık hizmetlerimizi yöneten bir grubumuz ve bir nevi dinlenme dönemimiz var. Bu konuda ihtiyaç olması durumunda yerel dostlarımızın buraya insan gönderdiklerini ve özellikle küçük bebekler, çocuklar ve özellikle yaşlılar olmak üzere bazı tedavilere çok özenle bakıldığını söylemek isterim. Çünkü orada 103 İBB çalışanımız sadece bu vapurda hizmet veriyor. Tüm bu geleneksel işler maliyetli ve değerlidir.
BAŞTA HATAY OLMAK ÜZERE TÜM ŞEHİRLERİMİZE KATKI SAĞLAMAYA DEVAM EDECEĞİZ: Diğer belediyelerimizin de ağır katkıları ve uyumu çok değerli. Bölgemizde belediyelerimiz başta olmak üzere yerel aktörlerimizin önerileri ile 593 mahalle muhtarımızla birlikte Hatay’da il başkanlarımızın, ilçe başkanlarımızın ve milletvekillerimizin titiz çalışmalarının altını çizmek isterim. Her birinin katkısı ve işbirliği ile yerel bir dinamik de harekete geçirildi. Tüm meslektaşlarımız, buraya gelen tüm kurum ve kuruluşlardaki meslektaşlarımız kardeşlik ve dayanışma duygusuyla daha iyiyi, daha güzeli, daha faydalıyı yapmaya çalışıyorlar. Bu anlamda donanımlı grubumuz birçok iddaaya katkı sağlamaya çalışıyor. Yerel ekonomi İmardan kentsel yapılanmaya, tarihi ve kültürel mirasın korunması ve geliştirilmesine kadar devletimizin ana kurumlarının bu konuda yetkili olduğunu biliyoruz. Şehircilik Bakanlığından Kültür ve Turizm Bakanlığına, AFAD’dan diğer konulara kadar tüm kurumlar yetkili ama biz İstanbul Büyükşehir Belediyesi olarak yetkin ekiplerimizle başta Hatay olmak üzere tüm şehirlerimize katkı sağlamaya devam edeceğiz.
99 SHAKE’DEN DERS ALAMADIĞIMIZI GÖRDÜK: 99 depremini bazı konularda ağır şekilde yaşamış ve atlatmış bireyler olarak ders almadığımızı, bazı hatalara devam ettiğimizi ve hatta bazı doğruların yapılmadığını, bunun yerine hatalar yapıldığını gözlemliyoruz. Ders almadığımızı ve birçok eksiğimizin olduğunu ve bunları düzeltmenin şart olduğunu söylemek isterim. Devletimizin her kurumu bizim kurumumuzdur. Motamot olarak İstanbul Büyükşehir Belediyesi devletimizin bir kurumudur ve tüm halkımızı ilgilendirdiği şekliyle. Bu bağlamda ders almak için gerekeni yapmanın ilk adımının yönetim anlayışı ve yöneticilik ideolojisi ile ilgili olduğunu söylemek isterim. Bu süreci önemli bir şekilde ele almalı ve özellikle yönetim anlayışımız için hep birlikte çareler üreterek ortaya koymalıyız.
BU DÖNEMİ İNŞAAT OLARAK TANIMLADIĞIMIZDA YANLIŞLARI YAPMAYA BAŞLIYORUZ: Geçici barınma sorunları olduğunu biliyoruz ama vatandaşlarımıza kalıcı konut veya yeni şehir hayalleri kurabilmeleri için bu beceriyi ve bu yeteneği sunmamız gerekiyor. Yangından mal kaçırmak için harekete geçemeyiz. Yani bu dönemi bina yapmak olarak tanımladığımız anda aslında hatalar yapmaya başlıyoruz ve her şeyi çıkar aracına çevirsek de aslında insanı insandan, devleti de insan olmaktan uzaklaştırıyoruz. durum. Ülkemizi bu hastalıktan kurtarmak zorundayız. hep dedim Bir kırılma anı yaşıyoruz. Ortak aklın, işbirliğinin ve uzmanlığın değerini bilerek güzelce örebilmek kısmetimiz. Aksi takdirde bugün yaşadığımız acıları nesilden nesile yeniden yaşamaya devam edeceğiz. Ne bu topraklar bunu hak ediyor ne de halkımız bunu hak ediyor. Geleceğimizi bilimsel ve katılımcı planlamayla, ortak yönetim anlayışıyla, bilimsel örgütlenme modeliyle inşa etmek zorundayız. Buna insanımızın sağlığı, çevrenin refahı, yeni şehirleşmenin vizyonerliği de dahil ve hatta bu kırılma anı olarak nitelendirdiğimiz 10 ilimizin yaşadığı acılardan sonra yeni bir gelecek inşa ederken bile, muhtemelen bu felakette kaybolan canlara ve insanlara olan borcumuzu ödemiş olacağız. Kamu yönetimi dahil her işletmede bu kavramı hayata geçirebilirsek bu süreç başarıya ulaşabilir.
BU ŞEHİR ÇEVRESİNDE BİR MİLYON YIKAMA ÇALIŞMASI YAPILACAK: Bu anlamda iki önemli konuya değinmem gerekiyor. Biri çöp sorunu. 158 bin bağımsız birimden 124 bininin imha edildiği, ağır hasar gördüğü ve acil yıkıma ihtiyaç duyduğu açıktır. Aslında bir metreküpü aşan bu 18 milyon ton metreküp, moloz seviyesinin ulaştığı anlamına geliyor. Bir tırın yaklaşık 18 ton taşıdığı düşünülürse bu şehrin etrafında bir milyon sefer enkaz çalışması yapılacak. Hepimiz biliyoruz ki bu enkazların nakledilebilmesi için öncelikle savcılığın can ve mal tespitini yapıp tamamlaması zorunludur. Enkazda kısa sürede bulunacak vatandaşlarımızın sağlığı kadar, enkaz kaldırma işi yapan ve çevrede bulunan vatandaşlarımızın da sağlığına büyük önem verilmesi değerlidir. Bu bağlamda enkazdan çıkarılacak enkazın değerli bir kısmının asbest içerdiği unutulmamalıdır. Bu asbestin taşınırken solunmaması, etrafa saçılmaması ve özellikle yer altı sularına karışmaması için tedbir alınması kuraldır.
YIKAMALAR İÇİN GERİ DÖNÜŞÜM MODELİNİN UYGULANMASI KURALDIR: Bu bağlamda enkazların tozumaya karşı önlem alınması çevre sağlığı açısından değerlidir. 18 milyon ton molozun kesintili olarak çıkarılması için 2,5 metre yüksekliğinde ve 4 kilometrekare genişliğinde bir alan gerekiyor. 400 futbol sahası büyüklüğünden bahsediyoruz. Bunu en aza indirmek ve inşaat faaliyetlerinin finansmanına katkı sağlamak için ayırmanın sağlanması ve geri dönüşüm modelinin uygulanması kuraldır. Depolama alanları şehir merkezine ve insan yerleşimlerine uzak; Tarım alanları, sulak alanlar, çayır meralar, dereler ve dere yatakları gibi üretim ve çevre açısından kritik alanların dışındaki alanlarda seçilmesi oldukça değerli bir bahistir. Bu alanların aynı zamanda olası planlama alanları da göz önünde bulundurularak seçilmesi değerlidir. Çünkü bir yandan şehircilik çalışmaları başlayacak. Hatay’da mevcut molozların kent merkezine yakın, tarım alanlarının üzerinde olduğu ve dere yataklarını tahrip ettiği belirlendi. Bu bizi üzüyor ve endişelendiriyor.
BURADAKİ GÖREV İHRACATI SIRASINDA YÖNETİCİLERE KATKIDA BULUNMAK İÇİN BİLİNÇİMİZİ BEKLEYECEĞİZ: Bu konularda zamanında yapılan uyarıların altın değerinde olduğunun bilinciyle burada yaptığımız bilimsel ve teknik çalışmaları kamuoyu ve ilgili birimlerle paylaşıyorum. Bu değerlendirme büyük önem taşımaktadır. Bu sorumluluktan asla vazgeçmeyeceğiz. Bizler burada olduğumuz sürece kamuoyunu bilgilendirme ve bu görevi şeffaf bir şekilde yürüten yöneticilere katkı sağlama bilincimizden vazgeçmeyeceğiz. Yani ‘Bu konu AFAD’ın, bu konu Şehircilik Bakanlığı’nın, bu konu Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın ya da diğer Ulaştırma Bakanlığı’nın’ diyerek geri çekilmedik, çekilmeyeceğiz. Bir katkı verme çabamız olacak, önerme ve uyarma çabamız son ana kadar devam edecek. Orta depolama alanlarında yapılacak ayrıştırma sonucunda hacmi küçülen molozun, son depolama alanı için 4 milyon kilometrekare yerine 500 bin metrekareye ineceği aşikar. Bahsettiğimiz ölçüler Hatay’daki hasar tespitinin anlık durumu ile ilgilidir. Maalesef hasar tespiti arttıkça bu değerler yükselecektir. Tüm bu detaylar, bir sonraki vizyoner başlangıç, elmas gibi bir Hatay’ın oluşması ve bu durumda 10 şehrin değer kazanması için değerli bir uyarı ve öneridir.
HATAY PLANI BİLİMSEL GERÇEKLERLE VE KATILIM PRENSİBİYLE HAZIRLANMALIDIR: Bir diğer konu da şehircilik adına planlama, kültürel mirasın değerlendirilmesi ve korunmasıdır. Özellikle Hatay’ın bir antik kent olması, 4000 yıllık bir kentsel tarihe sahip olması ve bu kentin ve diğer kentlerimizin dikkatli planlanması değerli bir sorundur. Şehircilik Bakanlığımız ve Kültür ve Turizm Bakanlığımız bu konuda ana koordinatörler ama bu şehrin yerelliği asla unutulmamalıdır. Biz Hatay Büyükşehir Belediyesi ve yerel yöneticileri, sivil toplum kuruluşları, meslek kuruluşları olarak bu kadim şehrin değerli insanlarının da dahil olduğu bir mekanizma ile yönetilmeli, bunu geliştirmeli ve bakanlıklar koordinasyonunda kararlar almalıyız. bu doğrultuda atılan adımlarla şeffaf ve katılımcı bir model ile. Ancak ve ancak ‘Binanın yerini göster de yeni evler yapalım’ anlayışıyla bir başka büyük hatanın, büyük yolculuğun başlangıcı tarihlenebilir. Bu nedenle Hatay’ın planının bilimsel gerçeklerle ve katılımcılık ilkesiyle hazırlanması gerektiğini söylüyoruz.
HEMEN KALICI KONUTLAR YERİNE FARKLI PREFABRİK KONUTLAR ÜRETMEK DEĞERLİDİR: Günümüzde çadır ve konteynırdan bahsettiğimiz yerde kalıcı konutlar yapmak yerine süreksiz prefabrik evler üretmek değerli bir gerekliliktir. Hatay’ımızın insanı, Maraş’ımızın insanı, Adıyaman’ımızın insanı sabırlıdır. Yeter ki daha doğru evler üretilsin. Burada tek bir koşul var. Afet sürecinde alınacak kararlar gerçekleşmeden, partizan olmayan bir tavırla temellerini attığımız, 3-5-10 yıl sonra gurur duyacağımız şehirleri inşa etme muhalefetiyle kahraman olmalıyız. seçimler gibi takvime endeksli bir takım vaatlere dönüşmemesi ve bu konuda söylenecek sözlerin halkın oylarıyla örtüşmemesi. Hatay’ın özgünlüğü, sahip olduğu tarihi ve kültürel varlıkları ile tek tek dikkatle incelenmeli, yerellik kavramı hiçbir zaman ihmal edilmemelidir. Yerellik kavramından kastettiğim, bu şehrin insanı, bu şehrin teknik adamları, bu şehrin hukukçuları, meslek grupları, üreticisi, çivi çakıcısı, hacker’ı, her birinin katkısı var ve yerellik bu. bu şehirlerin, hataların yapıldığı, vizyoner bir geleceğin tasarlandığı bir üretim tarzına evrilmesi kuraldır. Bunu başarabilirsek gerçekten o kırılma anını, bu acıyı başka bir boyuta çevirebiliriz. Bunu yapmak zorundayız.
VATANDAŞIN DEĞİL, VATANDAŞIN İSTEKLERİNİ DİKKATE ALAN YÖNETİCİLER OLMALIYIZ: Her birimiz erdemli yönetici kavramını tanıtmalıyız. Kamu yöneticileri olarak talepleri dinlemeli ve not almalıyız. Not almak yönetici için değerli bir iştir. Gerekeni yapmak, analiz üretmek, tedavi üretmek için notlar alıyoruz. Bunu unutmamalıyız. Yöneticiler, doğru söyleyenleri ve onları eleştirenleri etiketlemek, tehdit etmek ve cezalandırmak için notlar almaya başladıysa, yöneticilerin ve vatandaşların yolları ayrılmış demektir. Gerçeğin birebir bir amaç için çalışmadığı anlamına gelir. Vatandaşlarımızla her koşulda hatasız aynı yolda yürüyen yöneticiler olmak zorundayız. Biz kamu yöneticileriyiz. Bu nedenle insanını tehdit etmeden dinleyen, ihtiyaçlarını tespit eden ve hizmetlerini değerli bir biçimde hizmet yarışına dönüştüren bireyler olmalıyız. Aklımız, vicdanımız ve gereğini yapmak yolculuğumuzun kıymetli ilkeleridir. Unutulmamalıdır ki hiçbir kamu yöneticisi kimseye hibe vermiyor. Kimseye uymuyoruz. Biz sadece görevimizi yapıyoruz. Biz görevimizi yapıyoruz. Bu nedenle vatandaş değil, vatandaşın talep, istek ve önerilerini dikkate almaya devam eden yöneticiler olmalıyız.
BUGÜN OLDUĞUMUZ DENEYİMLERİN MİLLET VE DEVLET ARASINDAKİ BAZI SORUNLARI DOLDURACAĞINA İNANIYORUM: Zor zamanlardayız. Büyük bir acı içindeyiz. Çok daha güçlü ortaklıklar kurmalıyız. Tarihte bunu başaran milletler ve devletler olmuştur. Yapmamız gereken de bu. Bütün kurum ve kuruluşlar milletindir. Uluslar böyle zamanlarda ulus olurlar. Devlet dediğin ortak bedel böyle zamanlarda belli oluyor. Seçilmiş, atanmış, hizmet eden herkes bu bilinçle görevini yapmalıdır. Bugün yaşadıklarımızın bu topraklarda çok güçlü bir millet-devlet bütünleşmesine vesile olacağına, bazı sıkıntıları ortadan kaldıracağına, bazı kötülükleri ortadan kaldıracağına inanıyorum. Cumhuriyeti yönetenlerin vatandaş karşısında haddini bildiği bir rejim olarak görüyorum. Onun için ben Cumhuriyet için çok değerli bir bireyim. Bu anlayışın ülkemizin tamamına hakim olacağına, yaralarımızın hızla sarılacağına, güçlü ve güzel ülkemizi her zaman sabırla ayağa kaldıracağımıza inanıyorum.
ACİL EYLEM PLANLARINI ÖNÜMÜZDEKİ HAFTA İSTANBULLULARLA PAYLAŞACAĞIZ: İstanbul Büyükşehir Belediyesi olarak İstanbul halkı adına yoğun bir çaba ortaya koyduk. Önümüzde göçmenlik sorunları var. Bunları başka bir yerde konuşuruz. Önümüzde eğitimle ilgili sorunlar var. Bunları başka bir yerde konuşuruz. Üniversiteden atılan gençlerimiz var. Biz buna şiddetle karşı çıkıyoruz. Bu yanlıştan kesinlikle dönülmesini istiyor ve ısrar ediyoruz. Bütün bu gündemler devam edecek. İstanbul’u da konuşacağız. Hafta sonu yoğun çalışmalarımız olacak, önümüzdeki hafta tam mesai İstanbullularla paylaşacağımız acil eylem planlarımız ve seferberlik açıklamalarımız olacak. Bu süreçler başta AFAD ve diğer bakanlıklar olmak üzere devletimizin kurumlarının teşkilatında ve bunlarla uyum içinde yürütülmektedir. Onlara karşı görevimizi yerine getirme, hizmetimizi yerine getirme anlayışıyla hareket edeceğiz ama milletimizin duyması gereken eksiklikler, hatalar olsa da bunları dile getirmekten asla vazgeçmeyeceğiz.
ÇOK ÖZEL BİR ÇALIŞMAYA DEVAM EDECEĞİZ: Bu kırılma anının ülkemizin bu güzel coğrafyası için çok dikkatli yeni bir başlangıca dönüşmesini diliyoruz ve bu konuda da dediğim gibi Hatay’da konuşluyuz. Güzel Hatay’ımızın muhterem belediye başkanı Sayın Lütfü Savaş ve buradaki değerli milletvekillerimiz, diğer il başkanımız ve tüm katılımcıların belediye başkanlarımızla çok özel bir çalışma sürdüreceğimizden şüphesi olmasın. Tanrı bize yardım etsin. Hata yapmakta ısrarcı olmayan, doğruları üst üste koyan, işbirliği ve dayanışmayı hep birlikte geliştiren kurum ve kuruluşlar olmak dileğiyle hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.”
LÜTFÜ SAVAŞ: GELECEĞE UMUTLA BAKIN
İmamoğlu’nun ardından konuşan Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş da dün akşam Halk TV’de yayınlanan programa depremzedelere destek için teşekkür etti. Savaş, “Unutmayacağınız her şeyi unutmayalım. Geleceğe umutla bakalım” dedi.